Nurdoğan A. ERGÜN – Hamide HANGÜL – Mehmet H. GÜLEL – Başak Nur GÖKÇAM
Türkiye ekonomisinin yapı taşlarını oluşturan sektörlerin temsilcileri, 2024’ten beklentilerini ve sektörlerinin yol haritasını DÜNYA’ya değerlendirmeye devam ediyor. Türkiye’nin lokomotif sektörleri arasında ilk sırada gelen tekstil, hazır giyim, deri ve deri konfeksiyon, yan sanayi, ayakkabının da içinde yer aldığı bu sektör grubu, 2023’ü ‘kayıp yıl’ olarak geçirse de özellikle 2024’ün ikinci yarısında işlerin açılmasını bekliyor.
Öncelik, finansman ve nitelikli iş gücü
Yeteri kadar artmayan döviz kurları, yüksek enflasyon, yüksek faiz oranları, yerelde ve ihracat pazarlarındaki düşük talep, finansal maliyetler, rekabetçilik sorunu, verimsiz üretimler ve yüksek maliyetler arasında sıkışıp kalan bu sanayi kolunun gündeminde, katma değer üretecek Ar-Ge yatırımları, dijital dönüşüm ve ihracat pazarlarında çeşitlilik var. 2024 yılında finansmana erişim ve nitelikli iş gücü sorunu da bu sektörlerin öncelikli konuları arasında yer alıyor.
“Ayakkabıda cari açık vermeye başladık”
Konjonktürel nedenlerle ayakkabı endüstrisi için 2023 yılının zor geçtiğini dile getiren Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, küresel pazarlarda ayakkabı talebinin daraldığını söyledi. Yüksek maliyet artışlarına rağmen kurun yatay seyri nedeniyle fiyat tutturmakta zorlandıklarını ve pandemide gelen müşterilerin bir bölümünü kaybettiklerini ifade eden İçten, “11 aylık dönemde adet satışlarında yüzde 25, değer olarak yüzde 5 gerideyiz. Kapanan fabrikalarımız, istihdam kayıplarımız oldu. İstihdamımızın yaklaşık yüzde 30’unu kaybettik” dedi. Ayakkabının dış ticarette 500 milyon dolar fazla verirken, 6 yıl sonra yeniden açık vermeye başladıklarını kaydeden İçten, geride bırakılan 11 ayda 100 milyon dolar civarında bir cari açığın oluştuğunu aktardı.
“En önemli gündemimiz katma değerli üretim”
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, Türk tekstil sektörü ihracatını 2023 yılı başında 13 milyar dolar olarak hedeflediklerini ancak küresel ticaretin dar bir koridordan geçtiğini söyledi. Öksüz, “Tekstil sektörümüzün güzide şehri Kahramanmaraş merkezli depremin yarattığı büyük yıkım sebebiyle 2023 yılını kayıp yıl olarak değerlendiriyoruz. Tekstil ihracatımızdaki gerileme yüzde 10 seviyelerinde.
Ancak en büyük ihracat pazarımız olan AB ve ABD’nin dünyadan tekstil ithalatlarındaki düşüş oranı çok daha yüksek. AB ve ABD, tekstil ithalatında yüzde 20’lik bir gerileme yaşamasına rağmen biz bu pazarlarda paylarımızı koruyabildiğimiz için mutluyuz. 2024 yılında çok daha güçlü bir ihracat atağı ile özellikle yılın ikinci yarısından itibaren kayıplarımızı telafi edebileceğimizi öngörüyoruz. 2023 yılında Brezilya, Şili, Dominik Cumhuriyeti ve Avustralya pazarlarına odaklandık. 2024’te de sürdürülebilirlik ve katma değerli üretim en önemli gündem maddelerimiz arasında yer alacak” vurgusu yaptı.
“Maliyet, fiyat, rekabet arasında kısır döngü yaşıyoruz”
Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Başkanı Cengiz Sarıgül, 2024 yılının ikinci yarısına kadar Avrupa’daki resesyon etkilerinin devam edeceğini söyledi. Buna bağlı olarak satışlarda a yüzde 15 ila 20 arası bir düşüş beklediklerini belirten Sarıgül, “Ama ikinci yarıdan sonra yavaş yavaş toparlanacağına ve sene sonu itibariyle yine 2023 performansını yakalayabileceğimize inanıyoruz.
İhracatçının ana problemi olan finansmana erişim konusunda her zamankinden daha çok desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Kilogram başına 136 dolarlarla ilerlerken rakip ülkelerimiz maksimum 100 dolar bandında ürün satıyor. Talebi olan ülkeler de bu tedarikçilere yöneliyor. Fiyatlarımızın yüksek kalmasının ana sebebi maliyet artışları. Bunun önüne geçilecek önlemler alınmaya başlandı ama konunun istikrarlı bir şekilde takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
“2024’e çözülmesi güç sorunlarla başladık”
Yaşanan deprem felaket ve ardından genel seçim nedeniyle 2023’yılının ilk yarısının kısmen ekonomiye odaklanamadan kapatıldığını söyleyen Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) Başkanı Murat Özpehlivan, “Sonraki dönemde her ay kademeli olarak ve artan faizler iç pazar talebini olumsuz yönde etkiledi ve sektörümüz bu anlamda ciddi ticari kayıplar yaşadı. Yine artan faizler nedeniyle ne yazık ki ekonomik açıdan ağır bir finansal yükün altına girmiş olduk” ifadelerini kullandı.
En büyük pazarları olan AB’de yaşanan durgunluk, artan enflasyon ve resesyonla birlikte ihracat pazarlarında da keskin bir daralma yaşandığına dikkat çeken Özpehlivan şöyle devam etti: “TL karşısında dolar kurundaki son bir yıllık artış yüzde 56,8 olurken net asgari ücretteki artış ise yaklaşık yüzde 107,3 oldu ve bu sonuçla birlikte işçilik maliyetlerimiz döviz bazında yüzde 32,2 arttı. ÜFE ve TÜFE merkezli diğer girdi kalemlerimizdeki maliyet artışıyla birlikte ihracat pazarlarımızda muadil ülkelere nazaran rekabetçiliğimiz ciddi anlamda düşüş gösterdi. Yılın son dönemlerinde sektör kapasite kullanım oranları ortalama yüzde 40-45 bantlarına kadar düştü.
Yılın nerdeyse ikinci yarısına kadar enflasyona nispeten düşük oranlı kullandığı değişken faizli rotatif kredileri bu defa artan faiz oranlarıyla birlikte yüzde 45-50 oranlarla çok daha yüksek bir finansal maliyetle yüklenen sektörümüz, her ay maliyet hanesine yazılan büyük bir finansal gider kalemiyle tanışmış oldu. Yeteri kadar artmayan döviz kurları, yüksek enflasyon, yüksek faiz oranları, yerelde ve ihracat pazarlarındaki düşük talep, finansal maliyetler, rekabetçilik sorunu, verimsiz üretimler ve yüksek maliyetler arasında sıkışıp kalan sektörümüz 2024 yılına böylesi büyük ve çözülmesi güç sorunlarla giriyor.”
“Seçim sonrası ekonomik dengeler oturacak”
Uluslararası Deri Sanayicileri Konyesi (ICT) Başkanı ve Türkiye Deri Sanayicileri Derneği (TDSD) Yönetim Kurulu Başkanı Burak Uyguner, “Deri ürünleri üreticilerimizle hem yeni pazarlar geliştirme hem de mevcut pazarlardaki payımızı artırmak üzere önemli çalışmalar yürütüyoruz. Özellikle AB ülkelerinin Uzak Doğu ülkelerinden çekilen siparişlerinde Türk deri ürünleri üreticileri bu durumu fırsata çevirmeyi başardı. Güney Kore, ABD ve İngiltere pazarları başta olmak üzere, sektörün önemli ithalatçı ülkelerinde pazar payımızı artırmayı; sürdürülebilir bir ihracat yakalamayı hedefliyoruz. Yerel seçimden sonra kur ve faiz tarafında dengelerin oturmasını bekliyoruz. İkinci çeyrekte de Türkiye ve dünyadaki bazı belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla faiz ve kur tarafında da önümüzü daha net görebileceğimiz bir zaman dilimine gireceğiz” diye konuştu.
“Sektörümüz için farklı çözümler bekliyoruz”
Artan TL maliyetleri sebebiyle ihracatçıların rekabet gücünü yitirmeye başladığını söyleyen İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Güven Karaca, ekonomi yönetiminin iradesinin, ihracatçının finansmana ulaşımı doğrultusunda olduğunu hissettiklerini ancak ulaşılabilen finansman çok pahalı olduğunu vurguladı. Karaca, “Bu finansman maliyetleri ile ihracat veya ticaret yapmak imkansız. 2024 yılında, ekonomi yönetiminden farklı pozisyonlar ve farklı önlemler almalarını bekliyoruz. İhracatta yeniden rekorlar kırdığımız, üretimde kapasitelerin yetmediği, ardı ardına yeni yatırımların devreye alındığı bir dönemin tekrar başlamasını umuyoruz. Hedeflerimize ulaşabilmek adına nitelikli insan gücüne büyük ihtiyaç duyuyoruz” dedi.
“Yatırımcı beklerken elimizdekinden olmayalım”
Trikoda 2023 yılını 2022’ye göre her ay, her kalemde eksi ile kapattıklarını söyleyen Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Başkanı Mustafa Balkuv, ocakkasım döneminde kilogram bazında yüzde 21.13, adet bazında yüzde 20.32 ve cirosal bazda ise yüzde 13.86’lık kayıp yaşandığını belirtti. Balkuv, “2023 yılı ayakta kalmaya çalıştığımız, birçok sorunla mücadele ettiğimiz zor bir yıl oldu. İhracatta rekabet ettiğimiz ülkeler ile aşırı artan maliyetler kaynaklı fiyat farkı yüzde 30’ları geçti. 2024 senesi için; emek yoğun çalışan ihracatçılara pozitif ayrımcılık yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Anadolu’nun hangi sanayi bölgesine, hangi OSB’ye giderseniz, ağırlıklı olarak tekstil ve hazır giyimi göreceksiniz. Bu tablo, sadece ülkemizin zenginleşmesi adına değil, terörün bitmesi açısından da katkı sağlayan en önemli göstergedir ve üretim ne pahasına olursa olsun desteklenmelidir” şeklinde konuştu.
“Saraciyeci olası risklere hazırlanıyor”
Saraciye Sanayicileri Derneği (SSD) Başkanı Hasan Süren, bu yılın saraciye sektörü için ekonomik açıdan oldukça zorlu geçtiğini belirtti. Süren, “Küresel düzeyde yaşanan resesyonun yanı sıra ülkemizdeki yüksek enflasyon oranları, hammadde ve üretim maliyetlerimiz üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Bu durum, maliyetleri önemli ölçüde artırdı. Ek olarak, EYT ek maliyetler getirdi. 2023 yılında karşılaşılan zorlukları dikkate alarak, 2024 yılı için gerçekçi ve sürdürülebilir hedefler belirlemek önceliğimiz. 2024 yılı işletmeler için hammadde ve üretim maliyetlerinin yüksek kalması, fiyat baskısının devam edeceğini işaret ediyor. Aynı zamanda, finansal planlama ve risk yönetimi konularında dikkatli adımlar atarak, döviz kuru ve faiz oranı dalgalanmalarına karşı hazırlıklı olacağız ” dedi.