Gözlerden kaçan detay: Oyuncak tehlikesi

3 Eylül 2025

Türkiye’de artık çocukların en temel eğlence ve gelişim aracı olan oyuncak bile lüks hale geldi. Pandemide üretim ve ihracatta altın çağını yaşayan sektör, bugün artan enerji, işçilik ve kira maliyetleriyle ayakta kalmakta zorlanıyor. Yüksek vergi oranları fiyatları uçururken, piyasada Çin mallarının ağırlığı hızla artıyor. Yerli üretici nefes alamazken, çocukların oyuncağa erişimi her geçen gün daha da imkânsızlaşıyor.

Bir vatandaşın Odatv’ye gönderdiği oyuncuk fiyatları da tabloyu gözler önüne serdi. Çocukların çok sevdiği ağlayan, konuşan bebeğin fiyatı 1 Ekim 2024’te 395 TL’den internette satışa sunulurken, bugünkü fiyatı 629 lira 90 kuruşa çıktı. Artış yüzdesi yaklaşık yüzde 60 oldu.

Yine çocukların çok sevdiği niloya bebeğin oyuncağı 6 Ocak 2025 tarihinde 129 lira 90 kuruştan satılırken, bugün yüzde 130 artışla 299 TL’den erişilebiliyor.

Peluş bir oyuncağın fiyatı da 5 Ekim 2024 tarihinde 404 lira 50 kuruş iken bugünkü fiyatı yüzde 135 artışla 949 lira 78 kuruşa yükseldi.

Aileler, rekor fiyat artışları nedeniyle oyuncakta tasarruf yapmaya gittiği dile getirdi.

‘YENİ VERGİ DÜZENLEMESİ YAPILMALI’

Odatv’ye açıklama yapan Oyuncakçılar Derneği (OYDER) Başkanı Raşit Akar, Çin menşeli oyuncakların Türkiye’ye girişinin arttığını ve yerli üreticiyi zorladığını belirtti.

Oyuncakta bazı aksamların Türkiye’de üretilmemesine karşın yüksek vergilere tabi olduğunun altını çizen Akar, şöyle devam etti: “Üründen ürüne değişmekle birlikte KDV dahil edilince ortalama yüzde 85 vergi var. Bazı ürünler de bu oran yüzde 200’e kadar çıkıyor. Oyuncak bir temel tüketim malıdır ancak lüks oldu. Çocukların el motor kuvvetinin gelişmesine katkı sağlayan eğitici bir yönü var. Ancak oyuncak maalesef çok pahalı oldu. Biz oyuncağın temel ihtiyaç olarak görülmesini istiyoruz. Bunun için yeni bir vergi düzenlemesi lazım. Ailelerin çocuklarına oyuncağı erişebilir fiyatlardan alması gerekiyor.”

İTHALAT CAZİPLEŞTİ

Pandemi sürecinde yerli üreticilerin altın çağını yaşadığına dikkat çeken Akar, “Üreticilerimiz, ihracatta yoğun talepler aldı, ciddi yatırımlar yaptı. Ancak elektrik, doğal gaz, işçilik ve kira maliyetlerini hızla artması, bu süreçte yükselen enflasyon karşısında döviz kurunun paralel seyretmemesi rekabetçiliğimizi olumsuz etkiledi. Üretici zor durumda kaldı” dedi.

Türkiye’deki maliyetlerin artması ve navlunun düşmesinin Çin lehine olduğunu kaydeden Akar, “Çin’in ürün çeşitliliği avantajı da var. Tüm bu gelişmeler ithalatı yeniden cazip hale getirdi. Bazı müşteriler fiyat tutturamadığımız ve pahalı kaldığımız için sipariş vermeyi düşünmüyor. Sektörde yatırımlar tamamen durdu. Günü kurtaran kendini karlı görüyor” diye konuştu.

İTHALAT ARTIYOR, AÇIK BÜYÜYOR

Türkiye’de tüketim malları ithalatı her yıl artış göstermeye devam ediyor. Üreticilerin artan maliyetler nedeniyle fiyat tutturmakta zorlanması ve üretimde kullanılan bazı ithal girdilerdeki yüksek vergiler, ithalata yönelimi artırıyor. TÜİK verilerine göre, tüketim malları grubunda ithalat bu yılın ilk 7 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,4 artarak 34,8 milyar dolara ulaştı.

Bir önceki yıl da tablo farklı değildi. 2023’te 26,3 milyar dolar olan tüketim malları ithalatı, 2024’te yüzde 15,7 artışla 30,4 milyar dolara yükselmişti.

Oyuncak sektörünün ihracat ve ithalat rakamları da dış ticaretteki dengesizliği gözler önüne seriyor. 2021 yılında 70 milyon dolar olan ihracat, 2024’te sadece 82 milyon dolara yükselebildi. Buna karşın ithalat aynı dönemde 137 milyon dolardan 240 milyon dolara çıkarak neredeyse ikiye katlandı.

2025’in Ocak-Temmuz döneminde ise tablo daha da çarpıcı hale geldi. İhracat 42 milyon dolarda kalırken, ithalat 191 milyon dolara ulaştı. Böylece sadece yedi ayda yaklaşık 150 milyon dolarlık dış ticaret açığı oluştu.